22 Temmuz 2012 Pazar

GEMİDE(1999)

   1998 yılında Serdar Akar,Önder Çakar ve Sevil Demirci tarafından kurulan Yeni Sinemacılar 90'ların ikinci yarısında yeniden uyanan Türk sinemasında auteur; yani kendi dilini oluşturabilen akımın öncülerinden oldular.Gemide ile başladıkları serüvenlerinde sırasıyle Laleli'de Bir Azize, Yer Altında Bir Dünya Var,Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Maruf ve Takva'yı çektiler.Yeni sinemacılar kendi cümleleri ile "Ne eski Yeşilçam geleneklerine saplanıyor, ne de Batılı trendleri kopyalayıp üzerine yapıştırıyorlardı." ve bu tanımlamadan dolayı da yeni bir dil oluşturmaya çalışıyorlardı.Oluşturdukları bu dilin en somut örneği ise Gemide filmidir...

    Gemide filmi daha ilk sahnesiyle uyarmaktadır izleyiciyi"Bu size daha önceleri anlatılanlara benzemeyen bir deneyim olacak" diye...Filmin başında esrar çekip ahkam kesen Kaptan karakteri ve boksöre bakmak için güverteye çıkıp orada kusan ve ardından ağzının salyalarıyla kameraya dönen Ali bunun gerçekten de daha önce çekilen filmlerden farklı olacağını hissettirir.



    Gemide'de benim gibi 90 çocuklarının zihninde yer tutmuş omzunda çaydanlıkla gezen itici bir tip olan Temel'in yani Erkan Can'ın aslında ne kadar baba bir karakter olduğunu anlarız.Yönetmen Temel'i esrar çeken her iki lafından biri küfür olan ve yaptığı tiratlarla kendine hayranlık bırakan  İdris Kaptan olarak sunar bize.Kaptan ve diğer karakterler o kadar çok gerçekçidir ki size sanki o geminin bir tayfasıymışsınız hissi verir.

    Gemi Kaptanında dediği gibi başlı başına yönetilen dış dünyadan kopuk kendine ait belli düzeni ve dili olan bir memleket gibidir.Bu memleketin dili ise bizim pek aşina olmadığımız bir dildir.Filmin baş karakteri Kaptanın her iki lafının birinde küfür olması o zamana kadar Yeşilçam'da gördüğümüz ağzından hiç kötü laf çıkmayan, konuştuğu her cümlesi TDK onaylı kötü adamlardan sonra Türk sinemasında bir ilktir.

    İki lafından biri a...na k...m olan insanların yaşadığı bir ülkede çekilen Gemide filmi küfürlerle dolu iğrenç bir film değil daha çok 4 yalnız insanın bir arada karadan uzak bir yerde yaşadığı, aralarına bir kadının girmesiyle hayatlarının nasıl şekillendiğini ve küfürlerin gerçeklik kattığı iğrençlikleri anlatan bir filmdir.

    Yeni Sinemacılar kendi oluşturdukları bu gerçekçi sinema dilini, Serdar Akar'ın Gemide'sinde ki bu filme özgü dilden vazgeçmemesi üzerine oluşturmuşlardır.Böylelikle Gemide filmi ile Türk Sineması öncekilere göre daha gerçekçi bir sinema dili ve bambaşka bir gerçekçilik yakalamıştır.Ayrıca bu film yıllarca saçmasapan bir dizide harcanan Erkan Can gibi bir oyuncunun kıymetini bilmemizi sağlamıştır.Yazımı Kaptanın sözü ile bitireyim...

"Bu dünya iki şeyden yıkılacak bi binadan bi zinadan Allah sonumuzu hayır etsin..Mahşer günü bütün binaları deniz geri isteyecek, batan bütün memleketler gibi; deniz kumu en sonunda geri alacak. çaresi yok bunun..."

    





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder